Rahat ve huzurlu yaşamak için geçim şartlarının iyi olması gerekir. Bu da sanıldığı kadar kolay değildir. Özellikle nüfusu yetmiş milyonu aşmış Türkiye gibi ülkelerde ekmek aslanın ağzında değil boğazındadır. Sıkıysa al. Nüfus bazen avantaj, bazen de dezavantaj olarak karşımıza çıkmaktadır. İşsizliğin yoğun olduğu ülkelerde şişkin nüfus avantaj değildir. Bu, ekmeğin daha da küçülmesi manasına gelir. Ekmek küçülünce her bir ferde düşen pay da azalmaktadır. Ülkemiz bunu canlı olarak yaşıyor.
Kim ne derse desin ailenin geçimi babanın sorumluluğundadır. Her ne kadar ülkemizde
kadınların bir kısmı çalışıyorsa da bu yük babaların omzundadır. Çünkü
kadın evin maddî yükünü taşımak zorunda değildir. Gerçi günümüzde tek maaşla geçinmek de nerdeyse imkânsız hâle gelmiştir. Durum böyle olunca
kadınlar da çoluk çocuğunu bakıcılara bırakıp ekmek kavgasına dâhil olmaktadırlar. Bunun sayısız zararları vardır çocuk ve aile düzeni için. Sevgiye hasret bir toplum haline gelişimiz biraz da bundandır.
Toplumumuzda babalar genellikle
annelerin gölgesi altında kalmışlardır. Herkes
anneleri yüceltip dururken nedense babaların fedakârlığını görmezden gelir. Annelerin emeklerine ve cefakârlığına diyeceğim yok. Olamaz da zaten… Onlar bizim başımızın tacıdır. Cennet onların ayakları altındadır. Gül kokuludur
anneler... Fakat babalar da unutulmamalıdır. Onların emekleri görmezden gelinmemelidir. Hayatın
çilesini çeken bu
insanlar,
sevgi ve saygıya ne kadar da lâyıktırlar.
Baba güven demektir. Babası
hayatta olan
insanlar yüce bir dağa yaslanmış gibidirler. Baba aradan çıkınca o dağ üzerlerine çöker. Onların varlığı yüreğimizi ısıtır. Çocukların başarılarında ve elde ettikleri her şeyde babaların payı vardır. Bunu ancak büyüyünce, baba olunca anlarız.
Ben, Türkiye’de ve dünyada
anne ve babalara ithaf edilen günlerin samimiyetten uzak, ekonomik çıkar amaçlı olduğuna inandığım için bu günlere pek değer vermiyorum. Mağazalar, bu günleri çıkar amaçlı kullanıyor. Saf duyguları ranta(getirim) çevirmenin kavgasını veriyorlar. Oysa bu duyguların ticarete alet edilmesi hiç de şık değil. Fakat günümüz dünyasında her şey
para olarak görüldüğü için bu devran böylece yürüyüp gidiyor. Aslında saf
sevgiye maddenin soğuk yüzü değmemelidir.
Siz siz olun babanız
hayattayken kıymetini bilin. Ölüm araya girince hasret dağ gibi oluyor yüreğinizde. Geri dönüşü olmayan ötelere seyahat, hepimizin burukluğunu çoğaltıyor. Pişmanlıklar ve “keşke”ler yürek yangınımızı kor alevlere dönüştürmeden, babamıza
sevgimizi açalım. İçimizde gizli kalan
sevgi ve muhabbetin muhataba tesiri yoktur. Sevgi teşhir edilince tesirli olur. Aksi halde içimize hapsolan bir mahkûmdan farksızdır. Ben babamı kaybettiğimde sudan çıkmış balığa dönmüştüm. Kendime geldiğimde, içinde aşağıdaki dizelerin de bulunduğu hasret dolu bir
şiir yazmıştım. Bu
şiirin bir bölümünü dikkatlerinize sunmak istiyorum:
“Bir gönülün merkezine har düştü
Yaz ortası yüreğime kar düştü
Hayalimde yüceleşen yâr düştü
Hüzün bedenimden göçmüyor baba!
Bahçemdeki güller açmıyor baba!
Rengârenk bahardın, ağır kış oldun
Gerçek idin, şimdi bize düş oldun
Gözden akan bir damlacık yaş oldun
Göğümdeki kuşlar uçmuyor baba!
Bahçemdeki güller açmıyor baba! ”
Babalar gününde öpecek bir el varsa yanınızda, dünyanın en bahtiyar
insanısınız. Bu ele özlem duyanlar o kadar çok ki! .... Kıymetini bilin ve hazzını yaşayın. Unutmayın ki babasızlık, içini acıtır
insanın. Kol kanat geren bu
sevgi yorganından mahrumsanız üşürsünüz temmuz sıcağında bile. Burukluk oturur yüreğinizin orta yerine. Ötelere göçen bir baba, size dair düşlerini de alır götürür. Can acılarına dair tortular kalır yanınızda. Onun gölgesinin de gerçekte bir nimet olduğunu anlarsınız ama onu bile arayıp bulamazsınız. Müebbet bir acıya mahkûm olursunuz zindanlara girmeden. Uyuşur bütün hissiyatınız, donar sanki.
Babamı ötelere uğurlayalı tam iki yıl oldu. Bir 19 Mayıs günü toprağa koyduk onu. Herkes bayram ederken benim içim kan ağlıyordu. Dünya böyledir işte. Çelişkiler dünyası. Birileri bayram eder, birilerinin yüreği yanar gider. Yine bir babalar günü arifesindeyiz. İçimdeki acı, özlem ve burukluk tazelendi yine. Neylersin bu acı kader herkesin adına yazılmış çok önceden. Bu hüznü yaşamayacak olan var mı? Hayattayken doyasıya yaşayın baba
sevgisini. Sevgilerinizi içinize hapsetmeyin… Ve asla ertelemeyin. Babalar gününüz kutlu olsun. Dünyadan göçen babalara da gani gani rahmet diliyorum.